İnsanların dünyevi değerler üzerine kurdukları birliktelikler çok kısa sürede yerini bıkkınlığa bırakabilmektedir. Evlilik kurumunda da bu duruma sık sık rastlanabilmektedir. İnsanlar, saygı ve sevgilerini dünyevi değerler üzerine kurduklarında, bu değerlerde herhangi bir değişiklik olduğunda, bu duygularını da hemen yitirebilmektedirler. Sevgi, saygı, sadakat gibi kavramlar, güzellik, zenginlik, sağlık, makam ya da itibar gibi ölçülere dayandırıldığında, bu sonuç neredeyse kaçınılmaz hale gelmektedir. Eğer insan sevgisini karşısındaki insanın yalnızca güzelliğine dayandırmışsa, bu kişi elbette zaman içerisinde gençliğini, sağlığını, güzelliğini yitirecek, dolayısıyla sevgi, saygı ve sadakat de bununla beraber yok olacaktır. Aynı şekilde zenginlik, itibar ya da makam gibi değerler de, kolaylıkla elden gidebilecek özelliklerdir. Kendisine bu değerleri ölçü alan bir insan, bunların kaybedilmesi durumunda artık karşısındaki kişiyi sevebilmek, ona saygı duyabilmek için kendince hiçbir sebep bulamayacaktır.
Sevgiyi, saygıyı ve sadakati kalıcı kılan, iman, Allah korkusu ve güzel ahlaktır. Bir insanı, imanı ve ahlakı için seven kişi, evlilik konusunda da karşısındaki kişiye karşı son derece saygılı, sadık ve güzel ahlaklı olacaktır. Ne gençliğini, sağlığını ya da güzelliğini zaman içerisinde yitirmesi, ne de zenginlik, itibar gibi özelliklerini kaybetmesi, bu kişinin sevgisine ve karşı tarafa verdiği değere bir etki edemeyecektir. Bu kişi, imanı ve Allah korkusu nedeniyle şartlar her ne olursa olsun, hiçbir zaman için karşı tarafı huzursuz edecek, sıkıntı duymasına neden olacak bir tavır içerisine girmeyecektir. Kuran ahlakına uygun olarak her koşulda, şefkat, merhamet, adalet ve hoşgörüyle yaklaşacak, bunun Allah'ın kendisine yüklediği önemli bir sorumluluk olduğunun bilinciyle hareket edecektir. Allah Kuran'da evlilikte kadın ve erkeğin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını "... Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz..." (Bakara Suresi, 187) ayetiyle bildirmektedir. Allah bu ayetle birlikte, insanlara kadın ve erkeğin evlilikte birbirlerine karşı eşit yükümlülükte olduklarını da hatırlatmaktadır. Allah'ın ayette bildirdiği 'örtü' ifadesi, tarafların birbirleri üzerindeki koruyucu ve gözetici vasıflarını ortaya koymaktadır. Bu ayetle, ayrıca kadın ve erkeğin birbirlerini tamamlayıcı özelliklerine de dikkat çekilmektedir.
Bunun yanı sıra Allah bir başka ayette de "Onda 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır." (Rum Suresi, 21) ifadesiyle, evlilikte 'sevgi ve merhamet' kavramlarının önemine dikkat çekmiştir. İman edenler evlilikte, karşılıklı olarak, birbirlerini Allah'ın kendilerine olan bir nimeti ve emaneti olarak görür, bundan dolayı da birbirlerine büyük değer verirler. Her türlü eksiklik ya da hata karşısında sevgiyi ve merhameti esas alarak hareket ederler. Kuran'a uygun bir tavır göstermenin her zorluğun üstesinden gelmelerini sağlayacağını ve karşılaştıkları sorunları çözüme kavuşturacağını bilirler. Bu da, Allah'ın ayette belirttiği gibi, evliliğin mümin kadın ve mümin erkek için birbirlerinde 'huzur ve sükun bulmalarını' sağlayan bir nimete dönüşmesine neden olur.
Allah Kuran'ın, "... birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız..." (Nisa Suresi, 21) ayetiyle, evliliğin kişiler arasında sağladığı samimiyete ve yakınlığa da dikkat çekmiştir. İman edenlerin evlilikteki bu samimiyetlerini, yakınlıklarını ve birbirlerine değer vermelerini sağlayan, bu kimselerin ahirette de sonsuza kadar sürecek bir birlikteliği amaçlamış olmalarıdır. Gerçek sadakat bu düşünceyi gerektirir. Aralarında, menfaatlere dayalı geçici bir sevgi söz konusu olmadığı ve ahirette sonsuza kadar beraber olmayı hedefledikleri için, birbirlerine karşı çok sadık, yakın, dürüst ve samimi olurlar.
Görüldüğü gibi, Kuran ahlakı esas alındığında, her iki tarafın da Allah'tan korkan, vicdanlı kişiler olması sebebiyle güzel bir birliktelik yaşanır. Böyle bir birliktelikte sadakat, vefa, saygı, sevgi, samimiyet, dürüstlük, hoşgörü, tevazu gibi önemli ahlak özelliklerinin yaşanması sonucunda evlilikte süreklilik ve istikrar olur. Bu özelliklerden yoksun olan insanların evlilikleri genellikle kısa süreli olmaktadır.
Dolayısıyla İslam ahlakında evlilik, kadın için büyük bir rahatlıktır. Sevgiyi, saygıyı, sadakat ve vefa duygularını en iyi şekilde yaşayabileceği bir birlikteliktir. Karşısındaki kişiden sürekli olarak saygı, sevgi ve ihtimam görür, el üstünde tutulur, onore edilir. Çekişme, menfaat çatışması, üstünlük arayışı, kibir, yalan gibi kötü ahlak özelliklerinin olmaması, kadının evlilikten Allah'ın ayette bildirdiği gibi, 'huzur ve sükun bulmasını' sağlar
Peygamber Efendimiz de kendi yaşantısıyla bu konuda tüm müminler için önemli bir örnek olmuştur. Allah, "Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır." (Ahzab Suresi, 21) ayetiyle bu duruma dikkat çekmiştir. Peygamber Efendimiz birçok sözünde mümin kadınların ne kadar değerli varlıklar olduklarını belirtmiştir. Bu sözlerinden birinde "Dünya bir metaıdır. Dünya metaının en hayırlısı saliha kadındır"16 şeklinde buyurmuşlardır. Bir başka sözünde ise, evlilikte kadına gösterilmesi gereken ihtimamı ve verilmesi gereken değeri, "En olgun imana sahip mümin, huyu en güzel ve ailesine karşı en nazik, lütufkar olanıdır."17 sözleriyle ifade etmiştir. Ayrıca Peygamberimiz (sav), bu yönde gösterdiği güzel ahlakı ile, tüm Müslümanlar için güzel bir örnek olmuştur. Bir hadis-i şerifinde evlilikte kadınlara karşı gösterilecek olan güzel ahlakın önemini şöyle hatırlatmıştır:
En hayırlınız, hanımlarına en hayırlı olanınızdır. Ben hanımlarına karşı sizlerin en iyisiyim.18
Bunun yanı sıra, Peygamberimiz (sav) Veda Hutbesi'nde; "Kadınlar size Allah'ın bir emanetidir."19 şeklinde buyurarak, kadınlara karşı nasıl bir ihtimam içerisinde olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır.
Tüm yaşantısıyla olduğu gibi, aile hayatıyla da iman edenler için güzel bir örnek oluşturan Peygamberimiz (sav), hanımlarına karşı daima şefkat, merhamet ve güzellikle davranmıştır. Nitekim Hz. Aişe (ra)'den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz,"Hanımlarına karşı insanların en yumuşağı, en kerimi, güler yüzlüsü ve mütebessim olanı idi."20
16- Müslim, Rada 64, (1467); Nesai, Nikah 15, (6,69); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 514
17- Nesai, Tirmizi ve Hakim'in de yaklaşık anlamda rivayetleri vardır.; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 105)
18- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 10
19- http://www.diyanet.gov.tr/hutbeler/30032001.html
20- G. Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 531/7